25 Aralık 2019

Doğu Türkistan İçin Ne Yapmalıyız?

NE YAPMALIYIZ?
M.Uysal

 

Doğu Türkistan yüreğimizde yaradır…
Çin hem ırkdaşımız hem din kardeşimiz olan Uygurlara insanlık dışı uygulamalar yapıyor.
Aileler parçalanıyor, inanç üzerinde zorlama yapılıyor ve ibadetler engelleniyor, toprakları ellerinden alınıyor, toplama kamplarında binlerce insan zorla tutuluyor, dillerine ve kültürlerine zorla müdahale ediliyor, evliliklerine bile karışılıyor… Daha sayamadığımız bir sürü haksızlık ve işkence.

Peki, bunları nereden biliyoruz? Doğu Türkistan ile bağı olduğunu söyleyen kişilerden ve BBC, CNN gibi kanalların sürekli bize ve dünyaya özel haber geçmesinden biliyoruz. Batıdan bazı heyetler gidiyor ve bazı görüntülerle dönüyorlar. Bize bu haberleri getiriyorlar. Oysa Allah bizden fasığın getirdiği haberin sorgulanmasını istemişti. Bu durumda ne yapmalıyız? Bu haberleri güvendiğimiz bir elle ve kendi imkanlarımızla alabilmeliyiz. Bu bizim hakkımız. Bir konu hakkında en temel hakkımız konu hakkında doğru bilgi edinmektir. Bizim için Batılı kaynakların özel hazırladığı dosyaları, sahte olduğu açığa çıkmış bazı fotoğrafları sosyal medyada görmekten bıktık. Birileri sürekli bizim duygularımıza hitap ederek bize bir şeyler yaptırmaya çalışıyor. Yalan fotoğraflar ve özel hazırlanmış dosyalarla öfke, nefret, şiddet ve nihayet kendi

24 Aralık 2019

Rad 14 Bağlamında Allah'tan Başkasına Dua Etmek

Rad 14 Bağlamında Allah'tan Başkasına Dua Etmek
M.Uysal
RAD 14 (13/14)

لَهُ دَعْوَةُ الْحَقِّ وَالَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِهِ لاَ يَسْتَجِيبُونَ لَهُم بِشَيْءٍ إِلاَّ كَبَاسِطِ كَفَّيْهِ إِلَى الْمَاء لِيَبْلُغَ فَاهُ وَمَا هُوَ بِبَالِغِهِ وَمَا دُعَاء الْكَافِرِينَ إِلاَّ فِي ضَلاَلٍ
*
Diyanet meali: Gerçek olan dua ancak O'na yapılandır. Onların, O'ndan başka istekte bulundukları
varlıklar*, hiçbir şekilde onlara karşılık veremezler. Onlar, elleri suya ulaşmadığı halde, ağızlarına su kendiliğinden gelsin diye iki avucunu açanlar gibidir. Gerçeği yalanlayan nankörlerin duası sapkıncadır.
*
Diyanet Yeni Meal: Gerçek dua ancak O’nadır. O’ndan başka yalvardıkları ise onların isteklerine ancak, ağzına ulaşmayacağı hâlde, ulaşsın diye avuçlarını suya uzatan kimsenin isteğine suyun cevap verdiği kadar cevap verirler. Kâfirlerin duası daima boşa çıkar.
*
Elmalılı Meali (Orjinal)
Hak duâ ancak onadır, ondan başka yalvarıp durdukları ise onları hiç bir şeyle icabet etmezler, onlar ancak ağzına gelsin diye suya doğru iki avucuna açana benzer ki o, ona gelmez, kâfirlerin duâsı hep bir dalâl içindedir.

Meal karşılaştırma sitelerinden veya tefsirlerden detaylı karşılaştırma yapabilir ve derin bilgi alabilirsiniz. 

İlkeler: Ayetin siyak ve sibakına yani önündeki ve sonundaki ayetlere bakmalıyız. Surenin konu bütünlüğüne bakmalıyız, paragraf bütünlüğüne bakmalıyız. Kur'an'ın bütünlüğü içinde ve Resulullah'ın hayatının ekseninde anlamaya çalışmalıyız.
*
Notlar: 
1- Dua, çağrı anlamına geliyor. İstekte bulunmak, yardım istemek için yapılan çağrı. 
2- Hak dua, gerçek dua, anlamlı ve amaçlı yahut amacına ulaşacak olan dua... Dua aynı zamanda ibadettir. Doğru olan çağrı ve ibadet... Dua edilen ibadet/kulluk edilmiştir aynı zamanda.
3- مِن دُونِهِ Allah'ın astı, yardımcısı, O'nun

18 Aralık 2019

Niçin Sordum?

-Yargılarken haksızlık edeceğinden mi korkuyorsun?
-Merhametsizlik edeceğinden veya acımasız davranacağından mı korkuyorsun?
-Bilgi eksikliğinden, delil yetersizliğinden hata mı yapacağından korkuyorsun?
-Rahman ve Rahim isimlerinin yetersiz geleceğinden ve daha merhametli birinin bulunduğundan mı şüphe ediyorsun?
-Yüzlerce kez, şartlarıyla birlikte bağışlama sözü verenin sözünü tutmayacağından mı çekiniyorsun?

Yukarıdaki sorular hangi konuda konuşan birisine sorulmuş olabilir?
171219

-Şefaat meselesini ısrarla soran birisine sorulmuştur.
-Şefaat kelimesini anlamadım, tercüme edebilir misin?
-Aracılık, kabahatli yahut muhtaç olan kimse için rica etmek, yalvarmak, arabuluculuk...
-Tamam, şimdi oldu, sağ ol.

Gerdek Gecesi

GERDEK GECESİ
M.Uysal
-Şeb, gece demek. Arus ise gelin. Yani gelin gecesi, gerdek gecesi. Şeb-i Arus.
-Bu şekliyle bahsedilmez halk içinde, ayıptır.
-Ben bahsetmiyorum hocam. Gerdek gecesi diyerek her sene gündemimize getiren ben değilim.
-İlla eleştireceksin... Kalın kafalısınız, her şeyi yanlış anlıyorsunuz. Bir kere de ilahi aşkı anlayın artık!
-Öyle mi, biz yanlış anlıyor ve söyleyince biz ayıp etmiş oluyoruz öyle mi?
-Tabi öyle. Düşman tavırlar alıyorsunuz.
-Ya, demek düşman tavırlar? Niçin yanlış anlaşılacak şeyi söyleyen kabahatli olmuyor, o yanlış konuşmuş olmuyor da biz yanlış yapmış oluyoruz, biz ayıp etmiş oluyoruz? Peki, biz yanlış olalım, bu adam Allah'ın kendisinden mi, Resulünden mi görmüş böyle bir örneği de icat etmiş? Hangi peygamber demiş böyle bir şeyi insanlık tarihinde? Adam, demek ilahi aşkla söylemiş ve biz kalın kafalı ham softalar yanlış anlıyoruz öyle mi? Peki öyle olsun... Özür dilerim. Siz türbesini aşkın kabesi ilan eden adamın hikmetini arayadurun... Biz de instagramda gerdek gecesi için, yatak odasında, yatağının üstünde fotoğraflar paylaşarak dua isteyen kızlarımıza ahlak dersleri falan vermeye çalışalım o zaman sizin ilkelerinizle. Dilerseniz siz de yardımcı olursunuz.

171219

13 Kasım 2019

DİN TARTIŞMALARINDA ŞİMDİLİK KAFA KESMEDİK


DİN TARTIŞMALARINDA ŞİMDİLİK KAFA KESMEDİK
(Din tartışmalarında İngiliz Oyunları Olimpiyatları)

M.Uysal

Son yıllarda iyice ayyuka çıkan dini tartışmaları biliyorsunuz…

Biliyorum ki, bu işte birilerinin parmağı var. Toplumun kutuplaşmasında tesiri olacak cepheler yaratıyorlar. Bu kesin. Gözlemlerime göre arada devlet otoritesi olmasa her iki kesim çok ciddi fiziksel şiddet aşamasına geçerdi çoktan. Devlet otoritesi bunun önünde çok büyük engel. Başka da engel yok. Ne olmalıydı engel olarak? Elbette Allah’ın öğretileri. (Biliyorum saçmalıyorum zira buna göre bir taraf bir tarafı zaten kafir ilan edip de işini yine görecekti. Olsun, yine de biraz umut iyidir.) Bu tartışmalar usul olarak iyi bir yöne doğru gitmiyor ve zaten var olan ikili sürtüşme alanlarına bir tane daha ekliyor toplumda. Bu sürtüşme alanı eskiden çok minimal düzeyde vardı, yaygın değildi ve insanlar bundan haberdar bile değillerdi. (Eskiden dediğim Cumhuriyetin tarihi içindeki yakın tarihlerden söz ediyorum. Hatta Ak Parti iktidarı öncesinden bahsediyorum.)


Bu sürtüşmenin ortalığa saçılmasına sebep olan şey neydi? Sosyal medya ve televizyonlar. Artık iki taraf arasında televizyon programları

20 Ekim 2019

HANGİ MESLEK DAHA GÜVENSİZMİŞ ACABA?

HANGİ MESLEK DAHA GÜVENSİZMİŞ ACABA?
M.Uysal
En güvenilen meslekler diye bir araştırma dolaşıyor sosyal medyada...
Güven meselesi başka bir şeydir. Bu araştırma hangi kriterlerle yapıldı bilmiyorum ama ben güven duygumu mesleklerle tanımlamadım hiçbir zaman.
Güven önce "İnsan" üzerinden tanımlanır, statü üzerinden değil. Babana bile güvenmeyeceksin bu devirde, şeklinde saçma bir slogan üreten dünya insanları, statü üzerinden güvensizliği zaten peşinen reddetmiştir. Bundan sonra statü üzerinden araştırma yapmanın başka amaçları olduğunu düşünürüm.
Biz mesleklere/statülere göre güven inşa etmeyiz. İnsan tekine göre güven inşa ederiz. Zira meslek/statü dediğimiz şey soyuttur ve insan tekini değil bilmediğimiz ve tanımlayamadığımız kalabalık yığınları ifade eder. Tanımadığımız yığınlara olan güvenimiz niçin başka meslek/statü ve yığınlara göre derecelendirilsin ki? Böyle bir kıyas, soran ve sorulan açısından

28 Eylül 2019

Deprem Duası

Deprem Duası
M.Uysal
Allah'ım bize biraz daha süre ver...
Ki, biz adil insanlar yetiştirelim.
Rabbim, bizi mal hırsından koru.
Rabbim, bizi demir piyasasının manipüle edilmesinden koru.
Rabbim, çürük insan inşa edip sağlam bina bekleme aptallığından bizi kurtar.
Rabbim, bizi rüşvetten koru ki, evlerimiz denetlensin.
Rabbim, ahlaksız toplumun ekonomi modelinden sana sığınıyoruz.
Rabbim, sınırsız kâr beklentisi içindeki müteahhitlerden sana sığınıyoruz.
Rabbim, müteahhitleri tahrik eden aç gözlü yatırımcılardan bizi koru.
Rabbim, uzun süreç de olsa seçim zamanı siyasilerden depreme tedbir isteyebilecek seçmen bilinci ver.
Rabbim, hırsızlığı kendisi için hak başkası için suç gören şeytan zihniyetli insanlardan da sana sığınıyoruz.
Rabbim, teknolojiyi insan için üreten toplum yetiştirme gayreti ver.
Rabbim, bizi adil ve güçlü bir toplum yap ki, deprem gibi basit bir doğa olayından korkmadan uyuyabilelim.


26 Eylül 2019

Hareketli Yaşam Mümkün mü?

Hareketli Yaşam Mümkün mü, Gerekli mi?
M.Uysal
Görüntünün olası içeriği: yazıZaman zaman arkadaşlarda görüyordum bu tür programları.
Sağlık takibi, kilo verme, egzersiz, yürüyüş, koşu, kalp ritmi vs.
Zaten kilo sorunum yok, deyip geçiyordum.
Geçenlerde ben de çok merak ettim acaba gün içinde ne kadar yürüyorum ve ne kadar hareketli saatim geçiyor diye.
Şöyle söyleyeyim: Tembel hayvandan iyi koaladan kötü durumdaymışım maalesef 
Aslında hareketli bir yaşamım olduğunu düşünüyordum. Değilmiş. Telefona Google Fit kurdum (Yüzlerce farklı program var, dileğinizi kurun.) ve izlemeye başladım. Hareketli saatlerimi ne saati dakikalarımı gördüm, o kadar az. Yürüyüşüm çok az. Hareketsiz yaşam maalesef

21 Eylül 2019

Elektrik, İnsan ve Doğa


Elektrik, İnsan ve Doğa
Görüntünün olası içeriği: gökyüzü, bulut, ağaç ve açık hava
M.Uysal
Tunçbilek Termik Santralinin durumunu sanırım artık çoğunuz biliyorsunuz, uzun uzun anlatmaya gerek yok. Özelleştirmeden sonra sıkıntı çok daha fazla büyüdü. Son zamanlarda santral bacalarının filtresiz ve kapasite artırımı ile çalıştığını ve çevresine nasıl zarar verdiğini sosyal medyadan takip edebilirsiniz. Merak edenler uygun kelimelerle arayabilirler sosyal medyada ve internette. Hatta yerinde gözlemlemenizi tavsiye ederim.  Ben iki kez yerinde gözlemledim, bizzat yaşadım.
Tunçbilek ve çevresinde bulunan köyler ve Tavşanlı bu toz ve duman salınımından ilk etkilenen yerleşim birimleri. Bizzat orada yaşayanlar artık işin felaket boyutuna geldiğinin çok iyi farkındalar. Geleceğimizi karartan bu durum için harekete geçilmeliydi ve geçildi.
Santral bacaları için filtre konusunda bir esneklik verilmiş özelleştirmede. Buraya kadar tamam, diyelim ki anladık. Fakat nereye kadar varacağını bilmiyoruz bu işin sonunun. Yani ne olmalı ki ondan sonra tedbir kısmına geçmeliyiz? Deprem yönetmeliği için 1999 yılının Ağustos ayını yaşamamız gerekmiyordu ama yaşadık. Bu çok büyük bir tecrübeydi. Her olayın kendine has felaketleri olmamalı tedbir almak için.
Her neyse, geçen geçti. Şimdi ne yapacağız? 31 Aralık 2019 itibariyle santral için tanınan süre doluyor ve filtre için henüz somut veya soyut bir adım atılmamış olduğunu görüyorum. Bir adım atıldıysa ve benim haberim yoksa bu benim suçum hemen tellallar çıkarıp sevinçle ilan ederiz. İhalede tanınan filtre esnekliğinin sonuna geliyoruz fakat bir belirsizlik var. Bu yılın temmuz ayında çıkarılan torba yasa ile süre artırımı verilmedi fakat orada muğlâk ifadelerin var olduğu konuşuluyor. Eğer bu muğlâk ifadeler bizim aleyhimize yorumlanırsa çok kötü. Tabi santral lehine

20 Eylül 2019

Dini Hurafesiz Yaşamak

Dini Hurafesiz Yaşamak / Metin Sevil
(Kitap Tanıtımı)
Fotoğraf açıklaması yok.
M.Uysal
Yeni bir kitap elime ulaştı diyemem ama kitap yeni. (Kitabın içeriğine dair epey konuştuk ve bazı yazıları okumuştum önceden.)

Metin Sevil ile epey zamandır tanışıyorum ve konuşuyoruz bazı meseleleri zaman zaman. Yazılarını ilgiyle okuyorum ve üzerinde kafa yormak zorunda kalıyorum. Beni uğraştırıyor çoğu zaman. Neden böyle? Çünkü çok bilinen konuları bile en detaylı araştırmadan sonra yazıyor ve çetrefilli meselelerde de orijinal sorular soruyor. Kitabın yazarına dair bunlar giriş ipuçları. Yazar, kendisi hakkında kitabında bilgi vermiş fakat ben buraya da alayım… Yazarın din eğitimi yok. Yani din eğitimi veren bir okuldan mezun değil. Fakat araştırması ve merakı sayesinde kendisini çok geliştirmiş. Onun kadar iyi okuyan görmedim açıkçası. Okuduğu kitapların hemen her satırından yazarına soru çıkarabiliyor. Okuduğu kitapları ayrıntılı not alıyor ve yazarına itiraz etmesi veya yazarını tebrik etmesi gerekiyorsa onu detaylıca yapıyor. Zaten kitabını okuduğunuzda

10 Eylül 2019

TAKVA ELBİSESİ MODA OLACAK MI?


TAKVA ELBİSESİ MODA OLACAK MI?
M.Uysal
Hayvanların giyinmek gibi bir dertleri olamaz zira onların yaratılışlarında utanma duygusu yok, soğuk-sıcak dertleri de yok, psikolojik, sosyal korunma dertleri de yok. İnsanda var. İlk insandan beri bu var. Araf suresinde anlatılan örnek olayın devamı aşağıdaki ayet. Oradaki olay şu: Şeytan Adem’e saygı göstermiyor ve kovuluyor. Sonrasında Adem ve eşini aldatıp ayıp yerlerinin (Korunması gereken yerlerinin) çıplak kalmalarını sağlıyor. Ayıp kelimesinin anlamı içinde “Utanılacak şey” de var. Bundan niçin utanmamız gerektiğini sonra uzun uzadıya konuşuruz, diğer meseleye geçelim.

Şeytan o ikisine, ayıp yerlerini göstermek için vesvese veriyor. Cinsellik dürtüsü, diyebiliriz belki. Bunu yaparken de yemin ederek öğüt verenlerden olduğunu söylüyor. Şeytanın bir gayreti söz konusu. O bunu çok istiyor. (Şeytan konusunu da bir gün uzun uzadıya konuşmak lazım. Aslında insanın içindeki dürtü değil mi bu? Allah’ın ayar çektiği de bu dürtülerimizin kontrolü değil mi?) Onları hile ile

05 Eylül 2019

MUKALLİD ATEİST ve MUKALLİD İMANLI

MUKALLİD ATEİST ve MUKALLİD İMANLI
M.Uysal

 
Mukallit imanlı ile mukallit ateistin ortak noktaları var...

İman ettiğini söyleyen mukallit imanlı aslında neye iman ettiğini pek bilmez. Kabaca bir şeyler bilir. Kendisine söyleneni dinler ve kabul eder. İçine doğduğu şartlarda kalır, pek değişmez. Hangi imana doğmuşsa orada öylece kalır. Duymuştur, görmüştür, yaşamıştır. Ana kaynaklarla işi olmamıştır hiç.

Mukallit ateistler de aynıdır. Etraflarındaki ateistlerden duymuşlar, dinlemişler, ikna olmuşlardır. Üstelik bir de motive edici unsur olarak yaşadıkları yerdeki din zannettikleri palavraların büyük katkısı olmuştur. Ateizme giriş için burası iyi bir noktadır. Ateizmin fikir babaları da dahil güçlerini hep bu dinlerin saçmalık haline getirdiği iman noktasından almışlardır. Sonrasında gelen bilimsel temellendirme çalışmaları fikir babaları için ve bilim adamlarının bazıları için sahici bir tutanaktır artık!? Yine de mukallit ateistler için bu kaynaklara ulaşmak pek mümkün değildir. Değildir zira o kaynakları anlayıp yorumlayacak ve sonuç çıkaracak akademik birikim için çok fazla emek ve zaman gereklidir. Ateist olduğun anda aydınlandığını zannetme durumu da buradan geliyor.

Yani...
-Arkamızda bilimin devasa birikimi var, hey yavrum!
-Ne diyor peki, ana kaynaklarınızda ne yazıyor bu konularda?
-Okumadım balam.
-İyi peki.

Ateist olma aşamaları sorgulamaktan geçer. Tahkiki iman sahibi olmak da aynı yoldan geçer. Hangisine doğru ilerleyeceğinizi biraz

05 Ağustos 2019

Dua, Sosyal Gerçeklik ve Bireysel Umudun Gerçek Karşılığı


Dua, Sosyal Gerçeklik ve Bireysel Umudun Gerçek Karşılığı
M.Uysal
Duanın gücüne değil Allah’ın çağrılara karşılık vermesine inanırım.
Dua tek başına yeterli bir eylem değildir. Zira insan kendisine asla cevap veremeyecek şeylere de dua eder. Bu anlamda duanın gücünden bahsetmek doğru olmaz, bir oyalanmadan söz etmek lazımdır.
Duanın/çağrının kime olması gerektiği dinin özünü oluşturur. Dua ettiğiniz şey sizin dininizi belirler.

 
Neyi eleştirdim?
Geçenlerde dua ile ilgili bir metin paylaşmıştım.
“Fakire Allah versin, yoksulu Allah doyursun, zalimleri Allah kahretsin, vb. Sorarlar adam sen necisin, dünyaya niye gönderildin, ne işe yarıyorsun?” Güzel bir şey hazırlamışlar. Kur’an’dan çıkan bir anlayış olduğunu düşünüyorum. Lakin eksik bir şeyler var. O günden beri aklıma takılıyor. Burada elbette insanın Allah’a dua etmesi eleştirilmiyor, eleştirilen şey insanın yapacağı/yapması gereken şeyleri tekrar Allah’a havale etmesi. Burada bahsi geçen şeylerin sorumluluğunu Allah insana yüklemişken insan tekrar Allah’a yükleyip rahatlıyor. Yanlış yapıyor. Bu açıdan doğru bir paylaşım.


Kur’an'ın bakış açısına dair...
"Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden, hayra sarfediniz" denildiğinde kafirler müminlere şöyle der: "Allah'ın dilediği taktirde doyuracağı kimseleri biz mi

30 Temmuz 2019

Kitap: Sükut İşçisi


Kitap: Sükut İşçisi - Ahmet Pak
M.Uysal

Önce özrümü beyan edeyim: Kitabı Aralık 2018'de okumuştum. Değerlendirme yazacaktım okuduktan sonra fakat karmakarışık işlerimin/düşlerimin arasında kayboldu gitti.

Her yazı yenidir... Öyleyse yazalım ki okuyan bulunur.

Yazarı liseli bir delikanlıyken tanıdım Ahmet Urfalı hocam sayesinde. Tavşanlı'da okudu liseyi. Gazetede bazı yazıları yayımlandı diye hatırlıyorum. Öyle güzel tanışıklığımız oldu ki, bir daha unutmadım. Güzel şeyler yazıyordu lisedeyken. Sonra işte üniversite falan derken bir ara görüşemedik. Sonra tekrar yazılarını gördüm dergilerde ve derken işte bahsi geçen kitapla tekrar hiç ayrılmamış gibi buluştuk. Dil üzerine okudu ve sanki dil oldu. Gayet latif birisi. Yazarken zarif, konuşurken nazik bir beyefendi. Kitabı okuyunca siz de bileceksiniz zaten.

Sükut İşçisi kitabının adı. İlk elde kafanızda bir imgelem oluşturmuyor bu isim. Fakat kitabı okudukça kafanızda bir eski zaman

22 Temmuz 2019

TUNÇBİLEK SEYAHATİM VE KUTSAL TOZ

TUNÇBİLEK SEYAHATİM VE KUTSAL TOZ

Mustafa Uysal
19 Zilkade 1440 (21 Tem. 2019) pazar günü bir öğle vakti atımla yola çıktım. Gerekli yol erzakı ve malzemesini heybeme önceden koymuştum. Tavşanlı nahiyesinden çıkışta pek de uzak olmayan yerden önce dumanı göründü Tunçbilek'in. Anladım ki yol uzun olmayacak. Yol gayet düzgündü. 5 dakika sonra beldenin girişine geldim. Gerçi beldenin epey uzağından oraya yaklaştığım anlaşılıyordu zira gökyüzünü takip ederek yol alıyordum. Yanımdan hızla geçen öküzün arabaları olmasa daha güvenli olacaktı gökyüzündeki dumanı takibim, lakin olmadı. Belde girişinde atımın dizginlerini yavaşça çektim ve durdum. Bir kenardan seyre daldım mübarek bacaları. Yavaş ve biteviye toz ve duman salıyorlardı mavi göklere. İnsan böyle bir manzara ile çok defa karşılaşmıyor. İlk anın vecdi ile biraz dikildikten sonra atımı bir kenara bağlayıp resmini çizdim manzaranın. Yetmedi bir defa daha çizdim.

Yola devam ettiğimde boz bulanık bir mayinin üzerine kurulmuş köprüden geçtim. Su desem değil, sel desem değil. Belki cennet ırmaklarından

06 Temmuz 2019

Roman değerlendirmesi: KOMA


Roman değerlendirmesi: KOMA
M.Uysal
Önce yazardan bahsedelim…

Yazarımız bir öğretmen, Tavşanlı ile bağı çok sıkı. Dursunbey doğumlu fakat yaşayıp büyüdüğü yer Tavşanlı. Murat Yalçın (Farazi) genç bir arkadaşımız. Yakın çevremizde yetişmiş bu çevrede yetişmeye ve yetiştirmeye devam ediyor. Yazarın bu çevreden olmasını şu yüzden önemli buldum ve buraya aldım, romandaki maceralar da bu çevrede geçiyor. Bildiği ve yaşadığı çevreyi anlatıyor yani yazar.

Kitap çok yeni, henüz piyasaya çıktı. (Haziran 2019) Roman tarzında ve yazarın ikinci kitabı kitabın sunumundan anladığım kadarıyla. Kitap Kulübü Yayınlarında çıkmış Yayınevini de tebrik ediyorum. Egemen Yayınları ile birlikte Tavşanlı’yı geleceğe taşıyorlar. İlk kitabını okumadığım gibi haberim de olmadı maalesef. Roman tarzı çok büyük bir cesaret isteyen bir tarz bana göre. Bana göre, diyorum çünkü bu hani genel geçer bir kanaat olmayabilir de. Yazarımızı bu yönüyle tebrik etmek gerekiyor. Çok tanınmış bir yazar değilseniz roman türü arada kaybolup gidebilir.

Kitabın ismine takıldım okumaya başlayınca. Arka kapak yazısına ve tanıtım yazılarına bakarsanız çok ilginç bir dünyaya adım atacağınızı zaten bilirsiniz bu romanla birlikte. Çok alışıldık bir kurgu değil. Sürekli bir zaman yolculuğu içinde buluyor okuyucu kendisini. Sadece zaman yolculuğu değil aynı zamanda bir uzay yolculuğu da dahil oluyor bu gidip gelmelere. Kitabın ismi kurguyu çok erken mi açık ediyor acaba, diye düşünmeden edemedim. Çok fazla üzerinde durmak istemiyorum kitabı okuyacaklar için.

Bölümler halinde değişen bir kurgusu var romanın. Şunu söyleyeyim ki, kitabın köy okulunu ve hayatını anlatan kısımlarına bayıldım. Benim hayatımdan bir parça çünkü. Yazar bu kısımlarda gerçekçi ve bir o kadar da masalsı anlatımını bana göre zirveye taşımış. Olayların detaylarını ve duyguları çok iyi yakalamış. O insanların, o dönemlerde nasıl düşündüklerini, neyi düşündüklerini ve nasıl yaptıklarını satırlarda değil sadırlarda hissediyorsunuz. Diğer bölümler için biraz nasıl desem zorlandığını söyleyebilirim. Kitabı okuyacaklar için bu tanıtım yazısının bir referans olmamasını temenni ediyorum. Elbette iyi yönde bir referans olacaktır fakat eleştirdiğim veya kişisel olarak burun kıvırdığım yerleri belki sizin için muhteşem olabilir. Bunu gözden kaçırmadan devam edin. Uzay yolculuğu, yeni bir gezegene adımlar… Detaya girmeden devam edeceğim için kitabı okuduktan sonra bu kısımlar daha anlamlı olacaktır. Bu kısımlarda kurgu biraz daha farklılaşıyor. Sanırım olayın doğasına da uygun olsun istenmiş. Yalnız dikkat edilmesi gereken bir iki yer vardı. Okuyucuyu yormayacak şeyler belki ama yine de bende bıraktığı izlenim biraz buruk oldu. Sürekli zaman ve mekan değişimi okuyucuyu dinamik tutan etkenlerden birisi diyebiliriz. Kitabın ilerleyen zamanlarında artık düğüm yavaştan çözülüyor. Serim, düğüm kısımları iyi ilerliyor. Burada yine kitabın isminin düğüm kısmında erken sinyal olduğunu belirtmeliyim.

Zevkle okunabilecek bir kitap böyle bir macera diyebilirsiniz fakat o da ne? Birden kendinizi derin bir hüznün ortasında buluyorsunuz. Aslında uzunca bir girişten sonra bu hüznün içine gireceğimiz belli fakat Hasan karakterinin yaşam çizgisi birden hüzne de dahil ediyor insanı. Zaman çizelgesi ileri, geri, ileri ve bazen tam tersi şeklinde ilerliyor. Mekan değişimleri de öyle. Zorlanmayacaksınız, gayet anlaşılır ilerliyor.

Son bölümlerde olayın detaylandırılmasına biraz takıldım. O kadar detaya girilmeyebilirdi de. Yani okuyucunun dikkatine bırakılabilirdi belki. Yazarın hedeflediği başka bir şey de olabilir. Duygusal olmadığımı düşünürüm fakat kitabın atmosferi beni de duygulandırdı. Bu yönüyle başarılı.

Çok fazla detaya girmeyeceğim zira kitabı okuyacaklar için can sıkıcı, oyun bozan ön bilgiler (spoiler) vermek istemem. Yazarı tebrik ediyorum, ilk kitabını da okuyacağım. Yeni çalışmalarında başarılar diliyorum. Güzel bir okuma tavsiyesi olarak buraya bırakıyorum.

17 Haziran 2019

Muhammed Mursi

Özgür Adam...
Allah'ım, Muhammed Mursi kulundan razı ol, ona rahmet et. Zalimlere karşı mücadelesinde bizim gücümüz yetmedi. Sen bizi ve onu bağışla.
Zindandan aldın, cennetine koy.




















Mohamad Morsi

27 Mayıs 2019

Peygamber İftiracılarına Dava Açmalıyız

Peygamber İftiracılarına Dava Açmalıyız
Hatipoğlu: Hz. Hamza’yı öldüren Hind ciğerini yeseydi, cehennem ebedi olarak ona haram olacaktı!
***
Bu kadar büyük yalanı ancak bunlar söylerdi. Peygamber düşmanları türedi diye boş laf yapacağınıza Peygambere iftira eden bu heriflerle uğraşmalısınız.
Üstelik bu Hint denen kadın sonradan Müslüman da oldu, e ne olacak şimdi?
Bunun sarıklı versiyonu sidik ve kan içince de cennete sokuyor cehenneme haram kılıyor.
Kimsenin aklına bu adamlara PEYGAMBERE İFTİRA davası açmak gelmiyor ama önüne gelene hadis inkarcısı diyebiliyor.
Erdoğan'ın kanalında yani devletin kanalında oluyor bunlar. TRT yapıyor benzerlerini...
Ne zaman aklımızı başımıza alıp bu lanet herifleri, lanet kanalları takipten vazgeçeceğiz?
Dininizi kitabınızdan değil de bu tür heriflerden ve televizyondan öğrenmeye devam ederseniz bu iş çok sürer daha.
Açıkçası bunlar beni çok rahatsız ediyor. Mideme kramp giriyor, duvarları yumrukluyorum ve fakat benim görevim uyarmak ve ben bir zorba değilim, asla olmayacağım. Kimseye zorla aklını ve vahyi kullandıramazsınız.
Şunu da ilave edeyim: İnsan yine de rahatlamak için ağzını doldura doldura... Şey yani... Her neyse.

13 Mayıs 2019

Davulsuz Olsun

Davulsuz Olsun
M.Uysal
Ramazanı iliklerimize kadar fark ediyoruz.
Farkına varmam için davul çalmanız ancak eblehlik olur.
Zaten uyku ile uyanıklık arasında bir zaman dilimi yaşıyoruz, vakitsiz gelen gümbürtüleri "Ah o eski ramazanlar" aptallığı ile beklediğimizi düşünmüyorsunuz sanırım.
Lütfen bu şeyi, çok merak edenler için şehir meydanında falan numunelik çalın yeterli.
Gayesi neydi bu işin?
İnsanları sahur vaktine uyandırmak. Sınırlı ve küçük alanlarda yapılırdı ve insanların alarmlı saat gibi imkanları yoktu.
Başka gayesi var mı benim bilmediğim?
Tamam.
Alarmlı saatler artık sorun değil. İsteyeni, istediği saatte uyandırabiliyor. Alan meselesine gelince...
Koca şehirde birkaç davulcu var ve bütün şehre davul sesini duyurmaya çalışıyorlar. Erkenden başlıyor tabi. Hep zamansız kalmak zorunda. Gereksiz kalmak zorunda. Nostaljik kalmak zorunda.
Gereksiz, nostaljik, tarihin içinden ve şu an hayata dokunmuyor o zaman ramazan davulunun mekanı mahalle araları değil müze falan olmalı.
Bunu mu sorun ettim onca şeyin arasında?
Evet, daha bir sürü şeyi sorun ettim aslında.
Maksadı unutulmuş, hedefi şaşmış, zamanı geçmiş bir dolu şeyi de din diye saklamanız beni şaşırtıyor ve rahatsız ediyor. Fakat bu kez davul sesini uzaktan duyun istedim.

09 Mayıs 2019

WhatsApp Nasıl Not Defteri Yapılır?

WhatsApp Nasıl Not Defteri Yapılır?
Telefonda not defteri var fakat daha pratik şeyler de olsun isteriz her zaman.
Bazı şeyleri unutmamak için kendimize göndermek ve orada depolamak isteriz.
WhatsApp sürekli kullandığımız ve alışık olduğumuz bir uygulama. Bu uygulama üzerinden not defteri olarak kullanabileceğiniz bir şey yapalım şimdi.

1- WhatsApp hesabınızı açın ve Yeni Grup Oluştur kısmına gelin.
2- Grubunuza bir tek kişi ekleyin. Tanıdığınız birisi olsun zira birazdan onu gruptan çıkaracağız.
3- Grubun konusunu ve ismini yazın. Örn.: NOT DEFTERİ gibi. Simgesini seçin vs.
4- Grup artık, siz ve eklediğiniz diğer kişiyle iki kişilik bir grup oldu.
5- Grup ayarlarından eklediğiniz diğer kişinin üzerine gelin ve onu gruptan çıkarın.
6- Şimdi grupta tek siz kaldınız. Grubu başa sabitleyin şimdi de.
7- Artık tamam. Unutmamak istediğiniz şeyleri, kendinizle paylaşmak istediğiniz şeyleri veya daha sonra başkaları ile paylaşmak istediğiniz şeyleri veya dosyalarınızı, fotoğraflarınızı bu gruba gönderip depolayabilirsiniz istediğiniz gibi.
Güle güle kullanın.




02 Mayıs 2019

Pazar Sohbeti Ahmet Urfalı


Ahmet Urfalı'nın Eskişehir İstikbal Gazetesi için hazırladığı "Pazar Sohbeti" bölümünden alıntıdır. 14 Nisan 2019 http://www.istikbalgazetesi.com/haber18.asp?sec=2&yazarid=329&newsid=205247&fbclid=IwAR2OMVo6-96yHaYRSph6beVWvYZUf2FSkd4atyoAaTKN6tURU4TUGpmtCFE 
____________________

MUSTAFA UYSAL SOHBETİ
1-Mustafa Bey, ilkokul anılarınızda şöyle diyorsunuz: ‘’ Kitap okumayı seçtim.’’  Okumayı bir disiplin içerisinde, hayatınızın önem sıralamasına sokarak yaptığınızı bilenlerdenim. Öncelikle bu okuma bahsini konuşalım. Niçin ve nasıl bir okuma gerçekleştirdiniz? Yetiştiğiniz kültürel ortam, edebi kişiliğiniz oluşumundaki ana kaynaklar konusunda neler söylersiniz?
Beş sınıfın bir arada olduğu bir ilkokulda okudum. Fasulyelerle çizdiğimiz harf şekillerinin yan yana geldiklerinde işaret ettiği yeni anlamları keşfetmeye başladığımda bu işin sihirli bir şey olduğunun farkına vardım belki. Belki de başka ihtimal yoktu okumaktan gayrı. Kültürel bir çölün ortasında tek vahaydı kitaplar. Sayısı 200'ü bulmayan bir kitaplıkta aradığım şeyi bulmuştum. Sonraları aradığım şeylerin listesini yapayı öğrendim. Kitap, hayatımda böylece kökleşmiş olabilir.
Niçin ve nasıl okuduğuma gelince... Gerçek üstü bir dünyayı gerçek üstü bir imkanla (yazı) kolayca elde edebileceğimi öğrenmiştim. Sorularıma cevaplar bulabileceğimi öğrenmiştim. Yanı başımda bir bilge taşıyabileceğimi öğrenmiştim. Bu keşif beni başka bir dünyaya taşıdı. Orada bana benzeyen başka insanlarla tanıştım. Niçin okumalıyım sorusunu kendime hiç sormadım fakat niçin okuduğumun farkına vardım. Daha fazla bilmek değildi gayem. Daha fazla insan olmaktı. Zihnimin beni insan yaptığını anladım. O yüzden daha fazla okumaya çalıştım. Sonra dünyadaki bütün kitapları okuyamayacağım gerçeği ile yüzleştim. Meraklarım, kültürel ortamım, ihtiyaçlarım, hedeflerim doğrultusunda seçmeye başladım. Her yerde okunabileceğine inandırdım kendimi. En sessiz yer ve en gürültülü yer arasında ayrım yapmadan hem de...

27 Nisan 2019

Temiz Telefon

Temiz Hayatlar Şeffaf Telefonlar

Araştırma: Telefon kullanımı, ahlak sınırları, gizlilik sınırları, aile içi güven, telefon güvenliği, telefon şifrelemenin önemi, telefonun ahlaki yapıya etkileri, telefonların temiz kullanımı vb. konularda toplumun özellikle genç kesiminin kullanım bilgilerinden veri oluşturma ve yorumlama.

Amaç: Ortaya çıkacak veriler doğrultusunda katılımcıların ve araştırma sonuçlarını okuyanların telefon kullanımı konusundaki doğru ve yanlışları görebilmesi, kendi davranışlarını gözden geçirme fırsatı oluşturması, yeni bir sayfa açabilmesi için önüne gerçek davranış ve verilerin konulması.

Hedef: Araştırma sonuçlarına göre bir kampanya ile toplumu bu konuda bilinçlendirecek adımların atılmasını sağlamak ve bu kampanya ile insanların farkında olmadan, bilerek, isteyerek, maruz kalarak yaptığı şeyleri doğru bir şekilde yapmasını sağlama.
Araştırma sonuçları yine bu sayfada yayımlanacaktır. 6 Mayıs 2019 tarihinde araştırma sonuçlarını bu sayfada bulabilirsiniz.
Araştırmamıza katıldığınız için teşekkür ederiz.

S O N U Ç L A R:
Linkten doğrudan görebilirsiniz.
https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSfWfvDbSu_qIbl_UwbYSDwkkZXHW96T0JJl9ejg_KQHQxqQGg/viewanalytics























03 Nisan 2019

REKLAMLARA BAKIN!


ÅŸimdi reklamlar ile ilgili görsel sonucuÜlkenizin ne durumda olduğunu, kimin orada hakim olduğunu, kimlerin sözünün geçtiği, nasıl bir yer olduğunu bilmek istiyorsanız...
Reklamlara bakın!
Reklamlardaki ekonomiye bakın.
Reklamlardaki sosyal yapıya bakın.
Reklamlardaki tiplere bakın.
Reklamlardaki ahlaka bakın.
Reklamlardaki arza bakın.
Reklamlardaki talebe bakın.
Reklamlardaki dine bakın.
Reklamlardaki felsefeye bakın.
Reklamlardaki toplum parçalarına bakın.
Reklamlardaki arzu ve isteklere bakın.
Reklamlardaki eğlenceye bakın.
Reklamlardaki ciddiyete bakın.
Onların çok sık tekrar edildiğini göreceksiniz.
İyice baktınız mı?
Evet, siz osunuz.
Başarınız o kadarcık.
Orada siz varsınız ve fakat sizin sandığınız idealler yok. Hiçbirini yapamamışsınız.
Gördünüz mü ne kadar başarısız olduğunuzu?
Zerre kadar etki edememişsiniz.
Sizi ve toplumunuzu inşa eden gerçek tam orada duruyor.
Şimdi, durun ve düşünün! Siz dava falan diyordunuz bir ara, hatırladınız mı?
Şimdi, bir kez daha durun!
Reklamlarda gördüğünüz ve analiz ettiğiniz şeyleri ailenizde arayın.
Tamam, fazla zorlamayacağım, bu kadar kahır yeter.

20 Mart 2019

Cennetin Var mı?

-Efendim.
-Daha önce de konuşmuştuk, gel sen de şefaate nail ol, bize katıl.
-Kendisi bu konuda söz veriyor mu?
-Elbette söz veriyor. Kendisine bağlanıp saygı duyanlar, sevenler için tabi.
-Peki, kendisinin bir cenneti veya cehennemi var mı?
-Hayır, yok tabi. Ne münasebet, kendisi tanrı değildir.
-O zaman, kendisine söyleyin başkasının cenneti veya cehennemi için kimseye söz vermesin. Kendisi o cennete girmek için gayret etsin.


Neyi Soralım?

Dikkat ettiniz mi?
Hocalara milyonlarca soru sorduğumuz konular var...
Abdest nasıl alınır, nasıl bozulur, hangi şeyler ne yapar?
Oruç nasıl, ne bozar, ne bozmaz?
İbadetlerle ilgili bütün bu sorduğumuz sahiden milyonlarca soru...
Allah, Kur'an'da bu konularda bazen bir kısa cümle (Ayet) bazen iki kısa cümle ile konuyu bitirmiştir. O kadardır zaten. Allah Resulü de çok detaya girmemiştir. Yapmıştır ve bitirmiştir.
Şimdi iyi dinleyin!
Hakkında hiç soru sormadığımız, merak etmediğimiz ŞİRK veTEVHİD konuları var ya... İşte o konular Kur'an'nın neredeyse üçte birini oluşturur. Neredeyse her surede şirk ve tevhid anlatılır. Sürekli bunlara vurgu yapılır Allah tarafından.
Neden biliyor musunuz?
Tevhid yoksa ve şirke düşmüşseniz artık geri kalan diğer bütün şeylerde ne yaptığınızın bir önemi yoktur da ondan.
(Tevhid/Şirk - Ahiret - Risalet)

16 Şubat 2019

CUMA NOTLARI 1

CUMA NOTLARI 1
M.Uysal
Camiye yakın okullar için:

1- Çocuklara cami adabını lütfen kuvvetle ve etkili şekilde öğretmeye devam edin. Biliyorum öğretiyorsunuz ama yetmiyor. Fedakarlık yapın aralarında kılın namazı mümkün olursa. 
2- Cami görevlilerinden ve cemaatten bilgi alın okulunuzun öğrencilerinin cami içi durumları ile ilgili. 
3- Camiye çok fazla öğrenciniz geliyor can-ı gönülden tebrik ediyorum. 

Cemaat için:


1-
Her cuma aynı şeyi duymaktan bıktım usandım. Camiye erken geliyorsanız safları doldurarak oturun. Ön saflardaysanız boşluk bırakmamaya çalışın.Görevli, safları sıklaştıralım deyince toptan sağır numarası yapmayın.
2- Sonradan gelenler, mümkünse ön saflara göz dikmeyin bulduğunuz yere oturun. Geç geliyorsanız bir bedeli olacak.
3- Geç geldiniz ve cami doluysa ısrar etmeyin diğer camilerde de cuma kılınıyor. Her seferinde sizin için fazladan yer açmak zorunda değil cami dolusu insan. Başka camiye gidin lütfen oralarda da boş yer var.


Bütün cami cemaatine:


1-
Allah rızası için ayakkabılarınızı o ayakkabı için ayrılan yere koyun. Böyle bir rezaleti nasıl içinize sindiriyorsunuz? Ayakkabı çıkarmak ve giymek için olan o boşlukta ayakkabılarınız pislik içinde ve yüzlerce insana engel olacak şekilde kalıyor. Siz hiç çekinmeden bizi rahatsız ediyorsunuz. Böyle bir rezaleti temizlik dinine nasıl yakıştırıyorsunuz? Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsunuz?
2- Çıkışlarda niçin 5 saniyenin hesabını yaparak öndekini ite kaka çıkmaya çalışıyorsunuz? Ayıp değil mi, bir Müslümana yakışır mı?
3- Hutbe okunurken dinlemek zorunda değilsiniz ama yani gürültü de yapmayın lütfen. Yani itiraz edecekseniz, Allah şahit hakkınızı almanızda yardımcı olayım fakat gürültü yapmayın.
4- Kendi aleminde oyun oynayan ve gürültü yapan çocukları azarlamak yerine hemen aralarına girip oturun ve onların gruplaşmasının önüne geçin. Böylece daha az dikkatleri dağılır.
5- Sizi seviyorum çünkü cumaya gelerek kendimi güçlü hissettiriyorsunuz.




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...